Eski Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Lideri ve Index Küme İdare Konseyi Lideri Erol Bilecik, bugün sarsıntının ortaya çıkardığı görünüm için artık ‘sözün bittiği yerdeyiz’ denmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Tam aksisi, bugün artık kelamın başlaması gereken yerdeyiz. Bir daha bu türlü büyük acılar yaşamamak için gerçekleri konuşmamız gereken yerdeyiz. Kaybettiğimiz her bir can için bugün gerçekleri konuşmak, bizlerin o giden canlara borcudur” dedi.
Maalesef bilhassa son yıllarda kutuplaşmanın çok önemli bir sorun olarak karşımıza çıktığını anlatan Bilecik, “Hemen herkes kendinden farklı olanı dışlıyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’de demokrasi, adalet, özgürlük ve refahın güçlenmesini temenni ediyorum” diye konuştu.
Enflasyon sorunu, 2023’te de gündemin değerli hususlarından biri olacağını diye getiren ve kendisi de Antakyalı olan Erol Bilecik ile zelzelesi, ekonomiyi, seçimi ve teknoloji dalını konuştuk.
BU ‘AFET’İN ‘FELAKET’E DÖNÜŞMESİ ‘FITRAT’LARLA AÇIKLANAMAZ
- Türkiye maalesef yıkıcı bir zelzele yaşadı. Siz de Antakyalısınız öncelikle geçmiş olsun. Şu anda Türkiye’nin en kritik meseleleri nelerdir?
Bugün Türkiye’nin en kritik sorunu, zelzele felaketinden etkilenen kentlerimizin yine ayağa kaldırılmasıdır.
Ben Antakyalıyım. O kadim kentte doğdum, orada büyüdüm, memleketim orası. Maalesef bugün benim memleketim Antakya diye bir yer kalmadı… Kent koskoca bir enkaz… 11 vilayetimizi etkileyen bu büyük afet nedeniyle ülkece çok büyük bir acı yaşadık lakin bugün zelzelenin ortaya çıkardığı görünüm için artık “sözün bittiği yerdeyiz” diye düşünmüyorum. Tam aksisi, bugün artık kelamın başlaması gereken yerdeyiz. Bir daha bu türlü büyük acılar yaşamamak için gerçekleri konuşmamız gereken yerdeyiz. Unutmayalım ki “İnsan sadece söylediklerinden değil; sustuklarından da sorumludur.” Kaybettiğimiz her bir can için bugün gerçekleri konuşmak, bizlerin o giden canlara borcudur.
Yaşadığımız afetin dünyada eşine benzerine rastlanmadığını elbette biliyor ve kabul ediyoruz. Lakin bu “afet”in “felaket”e dönüşmesi o denli “kader planları”yla, “fıtrat”larla açıklanamaz. Türkiye plansız, programsız, tesadüf ve mucizelerle yönetilecek bir ülke değildir. Bu türlü büyük acıları bir daha yaşamamak için artık siyasal ve toplumsal kutuplaşmaya, hiçbir türlü ayrışmaya yer vermememiz gerekiyor. Bugün hepimizin paylaştığı büyük bir acı var. Bir de bu büyük acının yarattığı harika dayanışma duygusu. Bugün daima birlikte dayanışma vaktidir.
TÜRKİYE YÜZÜNÜ AKLA, BİLİME VE VİCDANA DÖNMELİ
- Nasıl bir dayanışma hangi prensiplerde dayanışma?
Bugün daima birlikte; Laikliği, demokrasiyi ve özgürlükleri güçlendirmeliyiz. Eğitim sistemimizi çağa uygun hale getirmeliyiz. Hukukun üstünlüğünü sağlamalı, adaleti ve liyakati güçlendirmeliyiz. Gençlerimizi ve sivil toplumu güçlendirmeliyiz. Bu hoş ülkeye yine umut aşılamalıyız.
Gerek Türkiye’de gerek yurt dışında yaşayan iş insanlarımıza açık çağrımdır: Artık aklın, bilimin ve vicdanın rehberliğinde Türkiye’nin hak ettiği ve layık olduğu güçlü geleceği ve hoş günleri daima birlikte inşa etme zamanı! Hepimizin bu tarihi görev ve sorumluluğu üstlenmesi, kaybettiğimiz canlara borcumuzdur.
Bizim süratle toplumumuzda aklın, sağduyunun, adalet ve merhamet hislerinin, özetle vicdanın ağır basmasını sağlamamız gerekiyor. Bizler şayet hayatta kalmak istiyorsak şunu kabul etmek zorundayız: Türkiye’nin gerçek ömür üçgeni akıl, bilim ve vicdandır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında keyifli, refah içinde ve aydınlık bir ülke olmak için Türkiye yüzünü süratle akla, bilime ve vicdana dönmelidir.
ENFLASYON BU YIL DA DEĞERLİ GÜNDEM UNSURU OLACAK
- Bu yıl Avrupa’daki resesyonun da tesiriyle ihracatta düşüş, büyümenin de düşmesi bekleniyor. Zelzele felaketini de düşününce genel bir iktisat değerlendirmesi yapabilir misiniz?
2022, herkes için güç bir yıl oldu. 2022’den kalan miras ile dünya iktisadının büyük kısmı için 2023’ün de güç bir yıl olacağı aşikâr. Bunun ana nedeni elbette ABD, AB ve Çin üzere 3 büyük iktisattaki yavaşlamadır. ABD iktisadının resesyondan kurtulabileceği lakin FED’in enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını daha uzun müddet yüksek tutmak zorunda kalabileceği varsayım ediliyor. AB’nin ise Ukrayna’daki savaştan çok önemli halde etkilendiğini biliyoruz. Bu yıl AB ülkelerinin yarısının resesyona girme riski var. ABD ve Çin ortasındaki gerginlik, global iktisat ve ticarete dair kıymetli yeni riskler oluşturuyor. Çin’in bu yıl daha da yavaşlaması beklenirken, gelişmekte olan ekonomilere baktığımızda ise yüksek faiz oranları ve doların bedel kazanması nedeniyle tablonun daha da vahim olduğunu görüyoruz.
2023 yılı global iktisat iddialarında ABD için yüzde 1, Euro bölgesi için yüzde 0,5 ve global iktisat için yüzde 0,8 olarak büyüme kestirimleri ortaya konuldu. Global dinamikler elbette Türkiye’yi de etkiliyor. Bununla birlikte, sarsıntının iktisada tesiri de kelam konusu. Yaşadığımız zelzele felaketinin akabinde OECD 2023 yılı için Türkiye’nin ekonomik büyüme varsayımını kasım ayındaki kestirimi olan yüzde 3’ten yüzde 2,8’e düşürdü.
Türkiye iktisadı için 2022 yılı genelinde en çok konuşulan husus elbet ki enflasyondu. Kasım ayında yaşanan kur şokunu takip eden periyotta hayatımıza tekrar ve çok büyük bir süratle giren enflasyon sorunu, 2023’te de gündemin değerli mevzularından biri olmaya devam edecek. 2023’te maliye siyaseti kanalıyla yönetilmeye uğraş edilen enflasyonla çaba sürecinin, seçim yılı olmasının da tesiriyle daha çetin bir rota izleyeceğini iddia ediyorum.”İnsan suy? düştüğü için d?ğil; sud?n çıkm?dığı için boğulur.” İktisatta sudan çıkmanın veküresel rekabette yükselmenin yolu her vakit demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlükler olmuştur. Bugün Türkiye’nin muhtaçlığı olan güçlü bir yatırım ortamı için evvel demokrasi, hukuk devleti ve adaletin güçlendirilmesi gerekir.
KUTUPLAŞTIRICI DEĞİL, KAPSAYICI LİSANA GEREKSİNİMİMİZ VAR
- Türkiye seçime giderken neler bekliyorsunuz? Kutuplaştırıcı lisan Türkiye’yi nereye götürür?
2023 yılı Cumhuriyetimizin 100. Yılı olması nedeniyle çok pahalı, çok özel bir yıl… Bu türlü tarihi bir yılda çok kıymetli bir seçime gidiyoruz. Bugün gerek seçim öncesinde gerek sonrasında ülkemizin iktisattan sonraki en kıymetli problemi, kutuplaşma problemidir.
Maalesef bilhassa son yıllarda kutuplaşma çok önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çabucak herkes kendinden farklı olanı dışlıyor. Halbuki Türkiye tabiatı gereği çok sayıda, çok farklı kültür ve inanca sahip insanın bir ortada yaşadığı çok hoş bir ülke. Farklılıklarımız, bizim en büyük zenginliğimiz. Farklılıklarımızı kucaklayarak bu türlü bir zenginliği avantaja çevirmek varken kutuplaştırıcı bir lisana inanın hiç gerek yok. Kutuplaştırıcı değil, kapsayıcı bir lisana gereksinimimiz var. Her vakit söylerim: “Üslup, haklı olmaktan kıymetlidir.”
“Sabit fikir, sahibini hapseder.” Karşımızda kim olursa olsun birbirimize yargılarımızla değil, algılarımızla yaklaşmamız gerekir. Birlik beraberlik içinde yaşamayı başarabilirsek bu yıl ülkemizin güçlü geleceği için tarihi bir fırsatı yakalayabiliriz. Sarsıntı sonrasında toplumumuzun nasıl güçlü bir dayanışma ruhuna sahip olduğunu gördük. Bu dayanışmayı her daim canlı tutmamız gerekir.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’de demokrasi, adalet, özgürlük ve refahın güçlenmesini temenni ediyor ve bu tarihi yılda her vakit olduğundan daha da güçlü bir birlik beraberlik ruhuyla tüm problemlerimizin üzerinden çarçabuk gelebileceğimize inanıyorum.
ÇAĞDAŞ BİR EĞİTİM SİSTEMİ ŞART
- Özellikle eğitim sistemine dönük çok eleştiriniz var. Nasıl bir eğitim ve nasıl bir Türkiye olmalı?
Bildiğiniz üzere, geçen sene TÜSİAD olarak Türkiye’nin güçlü geleceği için “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” isimli raporumuzu kamuoyuyla paylaştık. Bu raporda özetle; Türkiye’nin geleceğini “insani gelişme ve yetkinleşme”de, “bilim, teknoloji ve inovasyon”da ve “kurum ve kurallar”da sağlanacak gelişmeyle inşa etmemiz gerektiğini tabir ettik. Hepimizin hayalinde gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye var.Bu hayale ulaşmak için; Rekabet gücümüzü ve refahı arttıracak reformist iktisat siyasetlerine, dünyayla bütünleşmemizin kıymetini kavrayan bir dış siyasete, kozmik kurallara bağlı işleyen bir yargı sistemine, adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devletine, herkesin kendini korkusuzca tabir edebildiği bir özgürlük ortamına ve kutuplaşmadan bir ortada yaşayan insanlara gereksinimimiz var. Bütün bunlar çok değerli olmakla bir arada hepsinden daha da kritik olan bir şey var ki o da şudur: Çağdaş bir eğitim sistemi.
Bugün gelişmiş ülkeler, ekonomik krizin tahlilini eğitimde arıyor. Türkiye’de ise eğitimin iktisatla ilgisi maalesef hala tam olarak anlaşılabilmiş değil. Halbuki eğitim, bir ülkenin geleceğinin garantisidir. Her ülke kalkınmak ister. Bir ülkenin kalkınması, her şeyden çok o ülke beşerinin gelişmesine bağlıdır. Dünyada eğitim seviyesi yüksek olup da geri kalmış bir ülke yoktur. Tıpkı biçimde; eğitim seviyesi düşük olup da kalkınmış bir ülke de yoktur.
Türkiye bugün gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almadığına nazaran, şimdiye kadar uyguladığımız eğitim sistemimizde bu duruma sebep olan bir kısım eksiklikler ve yanlışlıklar bulunduğunu söyleyebiliriz. Hayalimizdeki Türkiye’ye ulaşmak için çağdaş bir eğitim sistemi ile yetişecek, özgür düşünen, bilim-kültür-sanat alanlarda düzgün yetişmiş, yaratıcı ve toplumsal sorumluluk sahibi gençler, en değerli kozumuz olacaktır.
- Enflasyon ve döviz kurlarının da tesiriyle teknoloji eserlerinde önemli fiyat artışları yaşanıyor. Siz fiyat ayarlama konusunda ne cins zahmetler yaşıyorsunuz?
Bir eserin fiyatı satın alma konusundaki en değerli faktör olduğundan doğal olarak satışlar üzerinde direkt tesiri bulunur.
Bizim ticaretini yaptığımız teknoloji eserleri biraz evvel de konuştuğumuz üzere artık istekten öte bir muhtaçlık haline geldi. En temel gereksinimlerden biri olan teknoloji eserlerine satın alma manasında ulaşılabilirlik sorunu yaşanmaması ismine markalarımız yalnızca bu seneye özel olarak değil, her daim ağır dayanak kampanyalarıyla kur ve enflasyon tesirinin önünde durmak üzere bir planlama yapıyorlar.
KUR ARTIŞI ARTIRIM GETİRİR
- Teknoloji eserlerinde önümüzdeki periyotta fiyat artışı öngörüyor musunuz?
Bildiğiniz üzere 2022’de tüm dünyada olduğu üzere Türkiye iktisadının de belirsizlik, kur artışı, enflasyon ve yüksek finansal maliyetlerle şekillenen bir süreci oldu. İthalata dayalı bir dal olarak bilişim bölümü tabiatı gereği kurdaki dalgalanmalardan etkilenmeye açıktır. Münasebetiyle bizim için de yönetilmesi gereken kıymetli bir kalemi, ani kur hareketlerinin talebe ve bilişim eserlerinin fiyatlarına yansıması oluşturuyor.
Bu manada olağan ki önümüzdeki devirde oluşacak enflasyon yahut kur hareketleri doğrultusunda fiyatlarda değişiklikler kelam konusu olabilir. Fakat biraz evvel de söylediğim üzere; Türkiye pazarının bölgede değerli bir oyuncu olması nedeniyle markalarımızın ülkemize özel güçlü takviyeleri oluyor. Türkiye pazarına yönelik bu özel takviyeler sayesinde hem kişisel hem kurumsal müşterilerin olabildiği kadar bu faktörlerden az etkilenmesine uğraş gösterildiğini tekrar söz etmek isterim.
TEMKİNLİ İYİMSERLİK
- Türkiye’de kurallar çok sık değişiyor. Siz 2023 bütçesini yapabildiniz mi?
Kurulduğumuz 1989 yılından beri gerek makro gerek mikro birçok türbülansın olduğu sene de dahil olmak üzere, 34 yıldır bütçe disiplini yüksek bir şirketiz. Bu yıl da geçmişte örneklerini yaşadığımız periyotlar üzere yeniden riskleri ve fırsatları olabildiği kadar öngörmeye çalışarak bütçemizi planladığımız bir yıl. Hasebiyle, 2023 için bütçemiz hazır. Bu yıl için en düzgününü umarak lakin en berbatına de hazırlıklı bulunarak yola çıktığımızı söyleyebilirim. Biz buna “temkinli iyimserlik” diyoruz.
2023 için gayelerimizi belirlerken teknoloji bölümünün son yıllardaki olumlu ivmesinin yanında doğal ki global iktisattaki daralma, işsizlik ve makroekonomik dengelerdeki bozulma sinyallerini de göz önünde bulundurduk. Yeni yılda bilhassa makroekonomik dengelerin, kur, faiz, işsizlik parametrelerinin durumu, bizim performansımızı da belirleyecek kıymetli faktörler ortasında yer alıyor.
Türkiye’de bilişim teknolojileri pazarının makroekonomik şartlar elverdiği surece büyümeye 2023 yılında da devam edeceğini öngörüyoruz. Prensip olarak, önümüzdeki yılların bütçelerini planlarken ebediyen distribütörlüğünü yaptığımız markalarımızın ilgili yıl için maksatlarını, memleketler arası araştırma kuruluşlarının Türkiye Bilişim Teknolojileri Pazarı beklentilerini ve ülkemizin ekonomik konjonktürünü dikkate alırız. 2023 bütçemizi hazırlarken de yeniden bu parametreleri dikkate aldık ve gerek karlılık gerek cirolarımızda büyüme planladık.
Ayrıca, halka açık şirketlerimizin Borsa İstanbul’da güçlü performanslarına devam etmelerini ve hasebiyle yatırımcılarımızın memnuniyetini sağlamak, bu yıl da en büyük gayelerimiz ortasında yer alıyor. İndeks Bilgisayar, 2004 yılından itibaren halka açık bir şirket. Her mali yıl sonunda nizamlı temettü dağıtımı yapan bir şirketiz. Bu yılın da yatırımcılarımızın beklentilerini karşılamak üzere gereken adımları atacağımız bir yıl olmasını diliyoruz.
2022 TEKNOLOJİ İÇİN BAŞARILI BİR YILDI
- Teknoloji pazarı 2022 grafiği nasıldı?
Ülkece çok büyük bir acı yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz ancak bugün artık daima birlikte umudumuzu çoğaltarak zelzeleden etkilenen bölgeleri tekrar ayağa kaldırmak için çalışmamız gerekiyor. Nazım Hikmet şöyle der: “Umut edenler haklı, umut insanın hakkı.” Evet acımız çok büyük lakin umudumuz acımızdan büyük olmak zorunda. Bu ülkenin akıl, bilim ve vicdan sahibi hoş insanları olarak bizler her daim ömrün ve yaşatmanın sebebi, umudu, ısrarcısı ve takipçisi olmaya devam etmeliyiz.
Doğrusu 6 Şubat’tan bugüne gündemimiz o kadar ağır geçti ki şimdi 2023 yılının başlarında olmamıza karşın 2022’nin üzerinden güya yıllar geçmiş üzere geliyor. İş dünyası ve iktisat perspektifinden 2022’yi değerlendirdiğimizde, geride kalan yılı global iktisat için de ülke ekonomimiz için de türlü zorluklarla dolu bir yıl olarak hatırlayacağımıza inanıyorum.
Teknoloji dalı ise bütün bu fotoğrafın içinde bilhassa son 2-3 yıldır olumlu ayrışıyor. Bunda hepimizin bildiği üzere pandeminin tesiri çok büyük. Pandemi periyodunda hayatın her alanı “mecburen” süratle dijitalleşti ve teknoloji artık hayatımızın vazgeçilmez bir kesimi oldu. Bugün pandeminin günlük hayat üzerindeki tesiri için “neredeyse yok” diyebiliriz lakin pandemi bize şunu öğretti: Hayatta hiç aklımıza, hayalimize gelmeyen şeyler bir anda başımıza gelebilir. Beklenmedik krizler, her an yine kapımızı çalabilir. Bu türlü beklenmedik zorlukların üstesinden gelmek, belirsizliklerle çaba etmek ve krizleri yönetebilmek için bugün rekabetin ana kozu teknolojidir. Buradan hareketle rahatlıkla söyleyebilirim ki 2022 yılı teknoloji bölümü için her şeye karşın başarılı bir sene oldu.
Distribütörlüğünü yaptığımız bilişim dalı eserlerinin bugün tüm dünyada olduğu üzere Türkiye’de de pandemiyle birlikte istekten öte gereksinime dönüştüğünü konuştuk. Halka açık şirketlerimizden İndeks Bilgisayar, 2022’de güçlü bir performans göstererek net satışlarını yüzde 91, net kârını ise yüzde 37 artırdı. Bu manada 2022’nin ciro ve kârlılık açısından değerli bir büyüme ile kapandığını söyleyebilirim.
ENFLASYONUN ÜZERİNDE BÜYÜME HEDEFLİYORUZ
- 2023 bölümünüz açısından nasıl olacak?
Sektörümüzle ilgili araştırma yapan kuruluşların 2023 yılı pazar öngörülerine nazaran, bizim de lokomotif eser kümemiz olan şahsî bilgisayarlar pazarının 2,4 milyon adetlik bir büyüklükte olacağı varsayım ediliyor. Tekrar kesim araştırmalarına nazaran öbür lokomotif eser kümesi olanakıllı telefonlar pazarının ise 11 milyon adet civarında gerçekleşeceği iddia ediliyor.
Bu bilgilerin yanı sıra seçim atmosferi yaşanan aşağı üst her yıl olduğu üzere hem kamuda hem özel dalda yüksek bir satın alma periyodunun bizi beklediğini düşünüyoruz.
Teknolojinin artık hayatımızın vazgeçilmez bir modülü olması vesilesiyle kişisel son kullanıcı talebinin de artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Bu bilgiler ışığında 2022 yılında 551 milyon TL net kâr elde eden İndeks Bilgisayar’ın, 2023’te enflasyonun üzerinde bir maksatla son üç yıldır devam eden güçlü büyümesini yeniden yakalamayı hedeflediğini söyleyebilirim.
HEDEF PAZAR HİSSESİNİ YÜKSELTMEK
- Index’in bu yıl bilhassa büyüme alanı ne olacak?
Bugün Index Küme olarak dünyanın önder teknoloji markalarından oluşan, 200’ü aşkın sayıda bir portföye sahibiz. Bilişim teknolojileri pazarında faaliyet gösteren distribütör bir küme olarak her vakit için öncelikli gayemiz, mevcut markalarımızdaki pazar hissemizi daha da yükseltmektir. Devamında önceliğimiz, dağıtımını yaptığımız marka sayısını ve eser çeşitliliğini arttırmaktır. Bunun için bu yıl da Türkiye pazarına giren ve ülkemizde uzun vadeli iş yapma kararı olan markalarla yeni distribütörlük imkanları aramaya ve bilişim teknolojileri kesiminin her segmentinde yeni kontratlar almak üzere çalışmaya devam edeceğiz.
Bizim en büyük güçlerimizden biri Türkiye’nin çabucak her yerinde birlikte iş geliştirdiğimiz, sayısı 8 bini aşkın nitelikli iş ortaklarımızdır. Hem klâsik satış kanallarımızdaki iş ortaklarımızın hem e-ticarete yönelen iş ortaklarımızın lojistik muhtaçlıkları ile ilgili verdiğimiz hizmetleri geliştirmeyi sürdüreceğiz.
Bugün dünyada ve ülkemizde 5G ve fiber internet, bulut bilişim, yapay zekâ, objelerin interneti, blokzincir, dijital gerçeklik, siber güvenlik ve bilgi saklılığı teknolojileri öne çıkan trendler ortasında yer alıyor. Bütün bu trendleri takip ederek yatırımlarımızı buna nazaran planlıyoruz.
Bir öbür büyüme alanı olarak ise e-ticaret radarımızda. Son yıllarda dijitalleşmedeki süratli ilerleme, e-ticaretin de süratle büyümesini sağladı. Dünyada olduğu üzere Türkiye’de de e-ticaretin toplam ticaretten aldığı hisse epey yükseldi. E-ticaretin son üç yıldaki bu dayanılmaz gelişimi, nitelikli lojistik tahlillerine olan gereksinimi da beraberinde getirdi. Hem kendi e-ticaret yapılanmamızı güçlendirmek hem de büyük e-ticaret platformlarıyla yeni iş birlikleri oluşturmak üzere altyapı yenileme ve online entegrasyon kabiliyetlerimizi geliştirme yatırımlarımıza devam ettik.
Hayatın her alanının süratle dijitalleştiği bu süreçte lojistik idaresinin değeri de her geçen gün daha da kritik bir hale geliyor. Lojistik alanında faaliyet gösteren küme şirketimiz Teklos tarafında bu kapsamda yeni büyüme stratejilerimiz var. Bu stratejik yatırımımız sayesinde lojistikte teknoloji üssü olmaya devam edeceğiz.
ŞİRKET SATIN ALMA GÜNDEMİMİZDE
- Satın alma gündeminizde var mı?
Bizim kümemizin DNA’larında şirket satın alımları ile büyüme tarafında bir strateji yer alıyor. İdare konseyimizde yalnızca şirket satın alımlarına odaklanan özel bir kümemiz var. Yatırım stratejilerimize uygun olan teklifleri bu kümede misyon alan yönetici arkadaşlarımız büyük bir hassasiyetle değerlendiriyorlar. Hasebiyle bu husus 2023 yılında da gündemimizde yer alıyor. Bize katma paha sağlayabileceğine inandığımız şirketlerle ilgileneceğiz.
YATIRIMLAR SÜRAT KESMEDEN SÜRMELİ
- Şu anda hem ferdî hem kurumsal müşterilerin teknolojik eserlere talebi nasıl?
Özellikle son iki yıldır gerek kişisel gerek kurumsal müşterilerin teknolojiye olan ilgisi ve talebi giderek daha da artıyor.
Ocak 2023 tarihli şimdiki raporlara nazaran, bugün Türkiye’de dijital teknolojilerin kullanımına dair birkaç datayı sizinle paylaşmak isterim:
Türkiye’de nüfusun yüzde 83,4’ü internet kullanıyor. Yani ülkemizde 71,38 milyon internet kullanıcısı var. Ülkemizde toplam nüfusun yüzde 73,1’ine denk gelen 62.55 milyon toplumsal medya kullanıcısı var. Türkiye’de toplam 81,68 milyon hücresel taşınabilir ilişki etkin durumda ve bu sayı toplam nüfusun yüzde 95,4’üne denk geliyor.
Rakamlar, Türkiye’de her geçen yıl teknoloji kullanımının daha da arttığını gösteriyor. Türkiye dâhil 33 ülkede 53 binden fazla kişi üzerinde yapılan Küresel Taşınabilir Kullanıcı Araştırması’nda, Avrupa’nın akıllı telefona en bağımlı ülkesinin Türkiye olduğu belirtiliyor. Avrupa’da günde 48 sefer akıllı telefona bakılırken Türkiye’de günde 78 defa akıllı telefona bakılıyor. Bu da demek oluyor ki her 13 dakikada bir telefonlarımızı elimize alıyoruz. Birebir araştırma sonucuna nazaran gece yatarken telefona bakma oranı Avrupa’da yüzde 40 iken Türkiye’de yüzde 85’lere kadar çıkıyor. Gece gündüz demeden, Avrupa’nın 2 katı kadar çok telefonlarımıza bakıyoruz.
Kurumlar tarafında da durum misal. İş dünyasında dijitalleşme rüzgârı 2022’de sürat kesmeden devam etti. Geleceğe büyük bir süratle yaklaşırken finans, sıhhat, sürdürülebilirlik ve daha pek çok alanda yeni teknolojilere ahenk sağlayan şirketlerin ayakta kalacağını, emsal halde kriz devirlerinde de teknolojiye yatırım yapan, dijital dönüşümde yol kat etmiş firmaların krizlerden daha güçlü çıkacağını biliyoruz. İşte bu türlü muazzam bir süratle dijitalleşen dünyada şirketlerin rekabette öne geçmeleri her şeyden çok dijital bağışıklık sistemlerini güçlendirmelerine bağlı. Dijital bağışıklık sistemini güçlendirmenin tek yolu ise teknoloji yatırımlarına sürat kesmeden devam etmekten geçiyor.
Bugün eğitimi, uzaktan çalışmayı, birçok kamu hizmetini e-devlet üzerinden online alabilmeyi konuşuyorsak, bunlar büsbütün bilişim kesiminin eserleri sayesinde mümkün olabiliyor. Bu açıdan periyot dönem global ticarette şartların zorlaşması yahut tedarik derdi üzere bahisler bölümümüzü etkilese de teknoloji eserlerine olan talebin hem ferdi hem kurumsal pazarda artarak devam edeceğine inanıyoruz. Dijital bağışıklık sistemini güçlendirmek için 2023’te de gerek kamu kurumlarının gerek özel şirketlerin dijital dönüşüm yatırımlarına ve IT altyapılarını güçlendirmeye devam edeceklerini, ferdî talep tarafında da yükselişin devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yorum Yok